21 Ekim 2009 Çarşamba

İnce Çizgi


Kalemimi aldım elime, ve dedim ki kendime kalk ayağa aç gözlerini dinle kendini. Çalıştır beynini düşün o ince çizgiyi, ağla! sonrasındaki o yanan muma çocukluğuna bak ve o çocuklara çocukluğunu hiç yaşayamayan o minik elleriyle tartıcılık yapan çocuğa soğuk havalarda yemek arayan o minik serçeye, bak ve birde sıcak evinde annesinin yanındaki kediye işte o ince çizgi aslında ince değildir. O çizgi arasındaki ne büyüktür ki o ince ve kalında arasında ki fark sıcak ve soğuk gibi hüzün ve mutluluk gibi yaşadıkça öğrenirsin bunu o büyük mutluluğu ya da o karanlık kutuyu açarsın kalbini verirsin sevgini bir dünya kızına, o sana verir huzuru veya işkenceyi bırakır gidersin evini aileni zamanın birinde bakmadan arkana artık ayakların değer o sımsıcak yere zaman geçtikçe büyür o yüreğindeki bataklıklar hepsinde bir ömür yazılıdır. Yersin tokadı ve sonrasında o acı sana bir şey anlatır acı ve huzur zengin ve fakir çocuk ve yaşlı hepsi de bir bunların hayat bunlar ben yaşıyorum ve görüyorum ne şanslıyım ki her acıyı tadıyorum tattıkça öğreniyorum öğrendikçe biliyorum ama düşündükçe diyorum ki daha çok şey göreceğim diyorum ki yaşadıkça görmeye devam edeceğim ne zamana kadar? Tabi ki ölene kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder